Öğretmen, öğrenciye sormuş : -Yeni doğan çocuklar için ana sütü niçin inek sütünden daha yararlıdır? Öğrenci hiç duraksamadan cevabı yapıştırmış : -Ana sütü bir kere çok daha lezzetlidir.Ekşime mekşime yapmaz.Kedi içmez.Taşınması daha kolaydır. Üstelik ambalajı da çok nefistir! |
Birinci sınıfa başlayan çocuklara öğretmen, babalarının mesleklerini soruyordu : -Söyle bakalım Tuna, baban ne iş yapıyor? Tuna : -Otobüsleri kaldırıyor efendim, dedi. Bir sıra önde oturan bir çocuk yanındaki arkadaşına yavaşça sordu : -Pekiyi anlayamadım, neymiş babası? Arkadaşı büyük bir saflıkla cevap verdi : -Vinçmiş, vinç! |
Bir ana okulunda öğretmen çocuklara paraları öğretmek istiyordu.Cebinden bir 25 kuruş çıkarıp gösterdi : -Bilin bakalım bu ne? Ön sırada oturan küçük bir çocuk çabucak cevap verdi : -Tura!... |
Öğretmen Ali'ye sorar : -Söyle bakalım Ali, sütün bozulmaması için ne yapmalıyız? -Sütü sağmayıp ineğin memesinde bırakmalıyız öğretmenim. |
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı : -Oğlum ne oldu gözüne?Düştün mü yoksa? -Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan'la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü şişireceğim! Annesi yatıştırmaya çalıştı : -Sakın ha!Dövüşmek iyi birşey değil.Ben sana yarın pasta çörek vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın olmaz mı? -Olur anneciğim, barışırız. Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu : -Yine ne oldu? -Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor! |
Küçük Ayhan'la Mine konuşuyorlardı : -Nehirler nereye dökülür. -Denize, tabii. -Hepsi mi? -Evet. -Öyleyse deniz neden taşmıyor? -Tabii taşmaz.Denizin dibi sünger dolu.Suyu onlar çekiyor. |
Kadının beşinci kocası ağır hastalanmış.Adam korkunç ağrılar içinde kıvranırken kadın telaşla söylenmiş : -Hemen gidip bir doktor çağırayım! Kocası : -İyii ama, demiş, bari doğru dürüst bir doktor çağır.İyi bir doktor olduğundan emin misin? Kadın : -Emin olmaz olur muyum, demiş.Ölen kocamı da aynı doktor tedavi etmişti!... |
Öğretmen : -Evcil hayvanların başlıcalarını say bakalım! Çocuk biraz düşündükten sonra cevap verdi : -Kedi, köpek, fare, tahtakurusu, pire, sinek! |
İki arkadaş teneffüste konuşuyorlardı : -Bugün bir bebek gördüm, fil sütü içerek bir haftada yedi kilo almış. -Çok tuhaf.Kimin bebeğiymiş bu. -Filin!... |
Öğretmen, iki öğrencisine kızar ve ellişer kez adlarını yazmalarını söyler.Öğrencilerden biri bu karara itiraz eder : -Öğretmenim, bu haksızlık olur. -Neden haksızlık olurmuş? -Onun adı Ali, benimki ise Abdurrahman. |
Öğretmen : -Söyle bakalım, dün okula geleceğin yerde, hangi eşekle sokaklarda dolaştın? Çocuk : -Oğlunuzla efendim. |
Yaşlı bir öğretmen, Fen Bilgisi dersinde kasları anlatıyordu.Bir ara öğrencilerden birine şu soruyu sordu : -Şimdi ben boks yapsam hangi kaslar çalışır? Çocuk sakin sakin cevap verdi : -İzleyenlerin gülme kasları öğretmenim! |
Birinci sınıf öğretmeni öğrencilerden birine sordu : -Bu harfin adı ne? Üzülerek karşılık verdi çocuk : -Harfi tanıyorum ama, adı bir türlü aklıma gelmiyor... |
Oymakbeyi, izci adaylarını karşısına toplamış, onlara izciliğin ilkelerini anlatmaya çalışıyordu : -Bakın çocuklar, dedi.Bir izci, her gün, hiç olmazsa bir kez birine yardımcı olmalıdır.Hastalara...Yaşlılara...Muhtaçlara...Her sabah okula geldiğiniz zaman size birgün önce nasıl bir iyilik yaptığınızı soracağım.Tamam mı? Ertesi sabah Oymakbeyi çocukları toplayıp sordu : -Söyleyin bakalım...Dün ne gibi bir iyilik yaptınız? Bütün çocuklar, hep bir ağızdan : -Yaşlı bir kadının karşıdan karşıya geçmesine yardım ettik efendim. Adamcağız şaşırdı : -Hepiniz mi? -Evet efendim, hepimiz birden. -Neden? Çocuklardan biri cevap verdi : -Kadın karşıdan karşıya geçmek istemiyordu, ondan efendim! |
Öğretmen Hayat Bilgisi dersinde bulutların yeryüzündeki suların buharlaşmasından oluştuğunu uzun uzun anlattıktan sonra ön sıralarda oturan öğrencilerden birine şu soruyu sordu : -Söyle bakalım oğlum, kara bulutlar neden olur? Çocuk düşündü , yutkundu, birşey diyemedi.Onun yanında oturan küçük kız çocuğu parmak kaldırarak şu cevabı verdi : -Kirli sulardan olur öğretmenim!.. |
Gülseren, ağacın altına oturmuş resim yapıyordu.Babası yanına gelerek sordu : -Gülseren, ne resmi yapıyorsun bakayım? -Çimenlikte bir keçi resmi. -Çimenler nerede? -Keçi hepsini yedi. -Ya keçi?... -Yiyecek birşey kalmayınca o da gitti. |
Bütünleme sınavına girmişti Yılmaz.Akşam evde babası sınavının nasıl geçtiğini sordu : -Sorulara cevap verebildin mi, oğlum? -Evet babacığım... Ne sordularsa tümüne tek tek cevap verdim. -Peki, ne cevaplar verdin bakalım? -Bilmiyorum, dedim babacığım!... |
Ders yılı sonunda sınıfta kalan öğrencilerden biriyle öğretmen arasında şu konuşma geçti. Öğretmen : -Bir daha sınıfta kaldığını görmeyeceğim, anladın mı? Öğrenci : -İstifa mı ediyorsunuz, öğretmenim? |
Şehirde doğma büyüme genç bir ilkokul öğretmeni uzak bir dağ köyüne atanmıştı.Buzdolabından, soğuk hava depolarından söz ediyordu.Çocuklardan birini kaldırdı ve şu soruyu sordu : -Koyun etini, kokutmadan uzun süre saklamanın yolu nedir? Çocuk bakmış ki öğretmenin anlattıklarıyla kendii yaşayışları birbirine benzemiyor, ne desin... -Köy yerinde öğretmenim, en iyisi koyunu sağ bırakmalı. |
Öğrenci sınıfa yeni gelmişti.İkinci günü öğretmenine sordu : -Öğretmenim, insana yapmadığı bir şey için ceza verir misiniz? -Olur mu evladım, dedi öğretmen.Yapmadınsa ceza da olmaz.Niye sordun bunu? -Efendim dün verdiğiniz ev ödevini yapmamıştım da ceza verirsiniz sanıyordum! |
Öğretmen hayvanlardan söz ederken Nizami'ye bir soru sormuş : -Dört ayaklı hayvanlardan birkaçının adını söylermisin? Nizami çok kısa bir süre düşünmüş ve cevap vermeye başlamış : -Bir at, bir kedi, bir köpek, iki tavuk... Öğretmen sözünü kesmiş : -İki tavuk mu dedin?Ne ilgisi var konumuzla? -Nizami cevap vermiş : -İki tavuğun dört ayağı yok mu? |
Küçük Mustafa ders çalışıyor, babası da köşesinde kahve içiyormuş.Bir aralık Mustafa sormuş : -Baba, elektirik nedir? -Elektirik?...Elektirik, şey!...Vallahi, ben de bilmiyorum oğlum.Ne kötü her gün görüp kullandığımız şey halbuki. Mustafa boynunu bükmüş, tekrar çalışmaya koyulmuş.Bir zaman sonra tekrar seslenmiş : -Baba! -Ne var oğlum? -Gök gürültüsü neden olur? -Gök gürültüsü mü?Şey!Gök gürültüsü...Doğrusu ben de bilmiyorum... Çocuk tekrar çalışmaya başlamış çaresiz.Biraz sonra tekrar seslenmiş : -Baba! Ardını getirmediği için babası merak etmiş : -Ne vardı oğlum, birşey mi soracaktın? -Hiç! deyip, boynunu bükmek zorunda kalmış çocuk.Babası devam etmiş konuşmaya : -Söyle bakalım, ne soracaktın?. -Yoo...Öyle pısırıklık etme, sor oğlum, sor!Ben hayatta bütün öğrendiklerimi sora sora öğrendim. |
Yan yana iki villannın ilkokul birinci sınıfa giden biri kız, diğeri erkek iki çocuğu, kendi aralarında konuşuyorlardı : -Büyüyünce benimle evlenirmisin? -Hayır evlenmem!Bizim ailede akrabalar hep kendi aralarında evleniyorlar.Baksana, annem babamla evli, büyükannem, büyükbabamla ...Teyzemle eniştemle!... |
Birinci sınıf öğrencisi okuldan dönünce annesine : -Bugün öğretmen bize atlardan söz etti.Ama ben atın ne olduğunu hala anlayamadım, dedi. -Neden?diye sordu annesi. -Öğretmen 'Atın yavrusuna tay, dişisine kısrak, erkeğine aygır derler, dedi. -Bunda anlaşılmayacak ne var çocuğum? -Peki anneciğim, ne zaman ata at diyorlar? |
Küçük Ali babasına sordu : -Babacığım, insanlar niçin bu kadar çok çalışıyor? -Ekmek parası için...diye karşılık verdi babası. -Peki, öyleyse fırıncılar niçin çalışıyor? |
Küçük bir çocuk, hamile bir kadının karnına dokunarak : -Ne var sizin karnınızda teyze, der. Kadın : -Çocuğum var evladım, diye cevap verir. -Sizin çocuğunuz mu? -Evet. -Onu seviyor musunuz? -Evet. -Çok mu seviyorsunuz? -Evet evladım. -Öyleyse onu neden yediniz? |
Öğretmen, tarih dersinde Hasan'a sordu : -Bana yüzyıl önce olmayan birkaç şey söyle bakalım. Hasan düşündü : -Örneğin ben yoktum, dedi.Öğretmen güldü : -Biliyorum senin olmadığını, dedi ve başka örnekler vermesini istedi. -Örneğin siz de yoktunuz! |
Öğretmen, öğrencilere : -Sizlere sorular soracağım.Birinci soruyu bilene ikinci soru sorulmayacak.Şimdi söyle bakalım Ahmet, bir hindinin kaç tane tüyü vardır? -9567 tane tüyü vardır öğretmenim!... -Nereden öğrendin bunu? -Öğretmenim, hani birinciyi bilene ikinci soruyu sormayacaktınız?!... |
İngilizce dersinde öğretmeni çocuğa sordu : -Oğlum, sana Türkçe cümle söyleyeceğim, sen bunu İngilizceye çevireceksin. -"Çocuk, koştu koştu, denize düştü, boğuldu..." Öğrenci yanıt verdi : -The boy tıkıdık, tıkıdık, culup, glu, glu... |
Öğretmen tarih dersinde öğrencilerden birini sözlü sınava kaldırmıştı : -Söyle bakalım yavrum...Napoleon Bonapart Fransa tahtına çıkınca ne yaptı? -Oturdu öğretmenim! |
Ali karnesini babasına gösterdi. Babası : -Oğlum ne biçim karne bu?Hep 1, 2, 0. -Öğretmenimiz biraz dalgındır da.Bu haftaki Spor-Toto tahminlerini yanlışlıkla benim karneme yazmış olacak!... |
Küçük manav çırağı, ufak el arabasına kavun yüklemiş, yokuştan güçlükle çıkıyordu.Yoldan geçen bir adam, çırağa yardım, edip, arabayı, yokuşun öte başına çıkardılar.Adamcağız yüzündeki terleri silerek sordu : -Senin ustan nasıl adam böyle?Hiç bu kadar kavun yükletilir mi?!...Ben bunu götüremem demedim mi? -Dedim ama... -Aması ne?... -Elbet bir budala çıkar, sana yardım eder, dedi!.. |
Karne günüydü.Küçük oğlan okuldan döndü.Annesi :-Karnen nerede? diye sordu. Çocuk güldü : -Arkadaşıma ödünç verdim.Babasını korkutacak... |