Nasreddin Hoca Fıkraları


Allah Biliyor

Nasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş. Nasreddin Hoca bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış. Ev sahibinin gözü yerinden oynamış :
-Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanın içini sıyırır, demiş.
Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve :
-Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor, demiş.

Aklın Varsa Göle Koş

Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken :
-Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı? diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur.Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır.Eşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar.Anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmağa başlar.Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır :
-Aklın varsa göle koş!

Ateş Düştüğü Zaman

Nasreddin Hoca'nın evine tüccar arkadaşı misafir olmuş.Hoca ona mantı pişirip getirmiş.Arkadaşı acele edip mantıyı hemen ağzına atınca boğazı yanmış.Boğazının yandığını belli etmemek için başını tavana doğru dikmiş ve yanmanın etkisi gidince de başını tavandan indirmeyip sormuş :
-Hocam bu tavanı ne zaman yaptınız.
Hoca hemen :
-Boğazıma ateş düştüğü zaman, demiş.

Ben Uyuyorum

Bir gün Nasreddin Hoca şehire gelip, bir arkadaşıyla birlikte handa kalmış.Gece yarısı arkadaşı sormuş :
-Hocam, uyudunuz mu?
-Buyurun birşey mi var?
-Biraz borç para isteyeyim demiştim.
Nasreddin Hoca derhal horlamaya başlayıp :
-Ben uyuyorum! demiş.

Bu Nasıl Namaz

Nasreddin Hoca abdest alırken, bir ayağına su yetmemiş.Namaz kılarken de bir ayağını yukarı kaldırarak namaz kılmış.Bunu gören cami cemaati :
-Hocam bu nasıl namaz? diye sormuş.
Nasreddin Hoca :
-Bir ayağı abdestsiz namaz, diye cevap vermiş.

Cennet Dolup Taşmış

Bir gün padişah Nasreddin Hoca'dan sormuş :
-Hocam ben ölünce cennete mi gideceğim yoksa cehenneme mi, söyle bakayım? demiş.
Hoca padişahtan korkmadan :
-Cehenneme gidersiniz padişahım? demiş.
Padişahın sinirden sakalları titremiş.
Bu durumu gören Hoca :
-Kızmayın padişahım ben aslında size cennete gidersiniz diyecektim fakat sizin cellatlarınızın kılıçlarıyla ölen suçsuz kişilerden cennet dolup taşmış.Bu yüzden cennete sığmazsınız diye cehenneme gidersiniz dedim, demiş.

Davetiye

Nasreddin Hoca'nın komşusu evlenirken Hoca'dan davetiye dağıtmasını istemiş.Hoca şehirde kendini beğenmiş olarak ün kazanan bir zenginin davetiyesini vermeye gitmiş.Hoca'yı gören zengin sinirinden :
-Davetiyeleri dağıtmaya iyi bir insan bulamamışlar mı? demiş.
Nasreddin Hoca :
-İyi insanlar da vardı, ama onlar iyi insanların davetiyelerini vermeye gitti, diye cevap vermiş.

Deva

Nasreddin Hoca pazara giderken mahalleden şakacı biri yanına gelip:
-Efendim akşam uyurken fare ağzıma kaçtı.Bunun çaresi nedir?
-Çaresi kolay demiş Nasreddin Hoca, acıkmış bir kediyi ağzınıza sokup yutun!

Eşek-Kadı

Nasreddin Hoca eşeğini kaybetmiş ve aramaya başlamış.Bir tanıdığı ona şaka yapıp :
-Hocam duyduğuma göre eşeğiniz falan şehire kadı olmuş, demiş.
Hoca hemen :
-Ben de öyle olmuştur diye düşünüyordum.Ne zaman kadılardan söz etsem, dikkatle dinlerdi.

Hoca'nın Şairliği Tutunca

Bir gece Hoca, birdenbire uyanır; mışıl mışıl uyuyan karısını dürter :
-Kalk, çabuk şu mumu yak, aklıma bir şiir geldi, hemen yazıvereyim!
Deyince, karısı kalkıp mumu yakar, diviti ve kağıdı Hoca'nın önüne koyar.Hoca, çabuk çabuk birşeyler yazdıktan sonra yatmak üzereyken karısı merakla sorar :
-Efendi, şu yazdığını oku bakalım bana!
Hoca nazlanmadan yazdığı şiiri okur :
-Yeşil yaprak arasında kara tavuk kızıl burnu!...

Kadının Ahbabı

Bir gün Nasreddin Hoca eşeği ile giderken kadıya rastlamış.Kadı hocayla alay edip :
-Hocam, iki kardeş nereye gidiyorsunuz? diye sormuş.
-Evet efendim, kardeşiniz "canım sıkıldı bir ahbabın evine götürün" dedi de onu sizin eve götürüyorum.Size rastladık yolumuz kısaldı, diye cevap vermiş Nasreddin Hoca.

Bu Perdeyi Ben Buldum

Bir ahbap topluluğunda Hoca'nın eline iş olsun diye, bir saz tutturmuşlar :
-Hadi bize güzel bir şeyler çal da dinleyelim! demişler.
Hoca, sazı eline alınca mızrabı bir aşağı bir yukarı teller üzerinde rastgele dolaştırmaya ve böylece tuhaf tuhaf sesler, gıcırtılar çıkarmaya başlamış :
-Ama Hoca demişler, saz dediğin böyle mi çalınır?Perdeler üzerinde usuliyle gezinmek gerek...
Hoca, elindeki sazı dımbırdatmayı sürdürürken :
-Onlar perdeyi bulamazlar, aramak için gezinip dururlar.Ben buldum işte.Niçin boşu boşuna gezinip durayım, demiş.

Sahibine Veririm

Nasreddin Hoca fakirlikten Kurban Bayramı'nda kurban kesememiş.Bayram namazından dönerken sokakta bir keçi görmüş, hemen yakalayıp kurban edip yemiş.Bunu öğrenen komşusu Nasreddin Hoca'ya :
-Hocam kıyamet günü keçi için sorguya çekileceksiniz, o zaman ne diyeceksiniz? demiş.
Hoca :
-İnkar ederim, demiş.
-İnkar edemezsiniz, kıyamet günü keçi dirilip tanıklık edecek.
-Öyleyse daha iyi, demiş Hoca.Kıyamet günü keçi dirilip gelse hemen yakalayıp sahibine geri verip bu dertten kurtulurum.

Sen De Çektir

Nasreddin Hoca'ya bir kişi sormuş :
-Hocam gözüm hastalandı, ne ilaç kullansam olur?
-Benim dişim hastalandığında çektirip kurtulmuştum.Sen de çektir, kurtulursun, demiş.

Turna Ayağı

Hoca güzel bir Turnayı kızartıp tepsiye koyar ve Timur'a götürmek üzere yola koyulur.Ancak tepsiden gelen mis gibi kokular Hoca'nın ağzını sulandırır.Bir ağacın altına oturup Turna'nın bir budunu koparır yer.
Timur, Hoca'nın getirdiği Turna'nın tek ayaklı olduğunu anlayınca :
-Bu Turna'nın bir budu nerede Hoca?...diye sorar.
Hoca hemen yanıtlar :
-Bizim köyün Turnaları tek bacaklı olur da..
Timur inanmaz, gözüyle görmek ister.Kalkıp Hoca ile birlikte göl kenarına giderler.Gölde Turnalar tek ayakları üzerinde durduklarından Hoca keyifli keyifli söylenir :
-İşte devletlüm gözünüzle görünüz...
Timur, Hoca'ya döner :
-Al şu oku at, birini vur... emrini verir.
Hoca çaresizlik içinde ok atar.Turnalar birden öteki ayaklarını da çıkarıp kaçmaya başlarlar.
Timur :
-Gördün mü Hoca, hepsi de iki ayaklıymış...
Hoca lafın altında kalır mı? :
-Aman Sultanım, sizde sıkıyı görseniz iki ayağınızla kaçmaz mısınız?

Ya Aşka Gelirse

Nasreddin Hoca ile arkadaşları Konya'da bir eve akşam yemeğine davet edilmişler.Ev eski ve ahşap, bastıkça tahtalar gıcırdıyor, hoca laf atmış :
-Evin tahtaları ses veriyor!
Adam ukala ya :
-Bizim ev pek sofudur, ara sıra zikreder!
Hoca laf altında kalır mı :
-Ya aşka gelip secdeye varırsa!

Yelpaze

Nasreddin Hoca, geçim sıkıntısından tavuk tüyünden yelpaze yapıp satmaya başlamış.Müşteriler yelpazeyi kullanıp denemiş, tüyler hemen dağılmaya başlamış.
-Bu nasıl yelpaze, sallar sallamaz tüyleri dökülmeye başladı, demiş müşteriler.
Hoca :
-Kullanmasını bilmek lazım, yelpazeyi sıkı tutarak, başınızı iki tarafa sallarsanız olur, diye cevap vermiş.

Fıkralar

Eğlence Dünyası