Doğu Fıkraları

Eltimgile Gidiyorum

Erzurum'un trafik ışıkları yeni konmuş, ışıkların altında bir polis bekliyor ve halkın ışıklara uymasını sağlamaya yani bir çeşit trafik eğitimi vermeye çalışıyormuş. O sırada, bakmış ki; bir kadın, elinde tuttuğu çocuğuyla, kırmızı yanarken karşıya geçiyor.Hemen seslenmiş : -Hanım, hanım!Nereye? Kadın dönüp : -Vıy! demiş.Sana ne? Eltimgile gidiyorum.

En İyi Vali

Adamın biri Erzurum'a vali tayin edilmiş.Gitmiş, görevi devralmış.Halkı ve çevreyi tanımak için çıktığı gezilerin birinde köy halkına sormuş : -Şimdiye kadar Erzurum'a tayin edilmiş valiler içinde size en çok hizmet eden hangisiydi? Köylünün biri cevap vermiş : -Sizden iki önceki valiydi ; Mehmet Paşa. -Yaaaa, öyle mi, peki size ne gibi hizmetler yaptı? -Daha Erzurum'a gelirken, yolda, Bayburt'ta öldü!

"Ho!" Diyemeyecek Kadar

Doğu köylerinden birinde, kış kıyamette, adamın birisi ölmüş.Köylüler cenazeyi kızakla mezarlığa götürüyorlarmış.Ama daha mezarlığa varmadan, kızak da, öküzler de çamura saplanmış.Köylüler uzaktan öküzlere bağırmışlar çağırmışlarsa da, kimse çamura girmeyi göze alamamış. O sırada, birisi, bakmış ki; dirilerden hayır yok, ölüye seslenmiş : -Ulan, öldün öldün de, öküzlere bir "Ho!" diyemeyecek kadar mı öldün, mübarek?

İş İnada Bindi

Ömründe hiç teravih namazı kılmamış olan bir yörük, bir gün, caminin önünden geçerken, adamın birisi : -Namaz vakti nereye gidiyorsun? demiş.Sen müslüman değil misin? Yörük ne desin?"Bari şu namazı kılıvereyim de öyle gideyim" diyerek camiye girmiş.Gelgelelim, aklı dışarıda, hayvanlarında.Üç beş rekat namaz kılmış, bakmış, biteceği yok. Dışarı çıkıp oğluna seslenmiş : -Oğlum, hayvanlara mukayyet ol.İmamla iş inada bindi.

İt Kırkıyorum

Batı'nın "sinek avlamak" deyimi yerine, Doğuda "it kırkmak" deyimi kullanılır. Berberin biri bir müşterisini traş ederken, yoldan geçen biri hal hatır sormuş : -İşler nasıl? Son zamanlarda işleri kesat olan berber cevap vermiş : -Görüyorsun işte; it kırkıyorum.

Kayserili Yüzü Görmek İstememiş

Kayserilinin biri berbere gitmiş.Sırtını aynaya dönerek berber sandalyesine ters oturmuş. Berber : -Efendim niçin ters oturuyorsunuz? diye sorunca şu cevabı vermiş : -Zabah zabah Gayserili yüzü görmeğ istemem de!

Kazanan Kim

Ağa ile ırgatı köyden kasabaya giderken...Bir ara ağanın aklına bir muziplik geldi : -Bak, dedi, şu yol kenarında ineklerin bıraktığı tezekleri yersen...Bu arabamı da, atları da, koşumları da sana veririm.Senin olsun. Irgat gıcır gıcır arabayı, atları, koşumları görünce, düşünmedi bile...Tezeğin hepsini yiyip bitirdi. Kasabaya gittiler, alışveriş yaptılar, dönerken...Ağa birden düşünceye daldı."Muziplik derken, araba da, at da, koşumlar da gitti"diye : -Bana bak, dedi, arabayı, atları, koşumları geri istiyorum.Kaça verirsin? -Para filan istemem.Aldığım fiyata veririm,ağa... -Yani? -Yanisi şu ; Bak karşı kenarda duran tezekleri gördün mü?Sen de onları ye!Al arabayı, atları koşumları!... Baktı başka çare yok, ağa da eğildi, zorlana zorlana yedi tezekleri... Tam köye yaklaştıkları sırada ırgat gülmeye başladı kendi kendine... -Ne gülüyorsun, diye sordu ağa, bir şey mi var? -Nasıl gülmem, ağam?Biz yola çıkarken bu araba da, bu atlar da, bu koşum da senindi.Şimdi yine senin...Peki, öyleyse biz o tezekleri niye yedik?

Kim Şişti

Küçük bir otomobilde giderken, yol kenarında işaret eden bir köylü gördü.Bu sıcakta onu arabaya almanın vicdan borcu olduğuna inanıp durdu.Ama köylü çekingenlik gösterdi : -Sağolun...Şey...İneğim de var da... Birlikte gelmemiz gerek... -Aaa o olmadı işte...ineği ne yapacağız? -Bağlarız arkaya... -Olur mu hiç?Ben gazladım mı, bağ kopar, inek geride kalır, gideriz biz. -Yok yok, merak etmeyin! yetişir bize... Köylü öyle ısrar ettiki sonunda ineği bağladılar otomobilin arkasına ...Ve hareket ettiler.Kilometre saati giderek yükseliyordu : 10...20...30...40...inek oralı değildi.Arabanın hızına uyarak koşuyordu...Araba hızlanıyordu : 50...60...80...90...inek yine koşuyordu aynı tempoda...Arabayı kullanan bayağı sinirlenmişti...Birden gazladı : 100...120...Derken 150 kilometreye çıktığında...Köylüye döndü : -Bak seninki şişti.Dili dışarı çıktı. -Ne şişmesi! Şişmekten değil dilini dışarı çıkarması...Sen yavaş gidiyorsun da sollamak istiyor bizi.Diliyle işaret verip yol istiyor.

Otomobilden Anlamaz

Adamın biri Munzur dağlarında otomobiliyle yol alırken, otomobili arıza yapmış.Adam inip, kaputu açmış, motorun orasına burasına bakarken, bir ses duymuş : -Platine bak, platine.Platin meme yapmış. Adam irkilerek dönüp bakmış : bir eşek.Evet, bir eşek...Konuşuyor.Korkup kaçmaya başlamış.Koşarken bir köylüye rastlamış. Köylü : -Selamün aleyküm hemşerim, demiş.Ne koşuyorsun böyle?Arkandan ayı mı kovalıyor? Adam anlatmış başına gelenleri. Köylü : -Aldırma ona sen, demiş.Traktörden anlar o; otomobilden anlamaz.

Tiryaki Yoksa

Bir köylü telaşla bir başka köylüye koştu : -Bana bak, senin inekler sigara içer mi? -Çıldırdın mı sen?İnek sigara içer mi hiç? -Öyleyse ahırın yanıyor, kardeşim.

Tohtura Bye Bye

Köylü bir Kürt karısı bir iki yaşındaki çocuğunu doktora götürmüş. -Tohtur beg, yavrim haste, demiş. Doktor çocuğu muayene etmiş, tartmış, ilaç vermiş, reçete yazmış.Kadın, kapıdan çıkarken çocuğuna : -Yavrim, demiş, tohtur bege bye bye desene!

Yanında Bacım Yoktur

Doğu illerinden birinde gariban bir Kürt'ü bir diskoteğin kapısına dikip : -Damsız geleni içeriye sokmayacaksın, demişler. Derken, gecenin bir saatinde, boynunda altın kolye, bileğinde künyesiyle delişmen bir Kürt delikanlısı dayanmış kapıya. Görevli delikanlı : -Kusura bakma ama, sen içeri giremezsin, diyerek kesmiş yolunu. Beriki, adamı bir yandan eliyle iterek sormuş : -Niye giremeyeyim ulan! Gariban cevap vermiş : -Yanında bacım yoktur.

Fıkralar

Eğlence Dünyası